MÜSLÜM GÜNDÜZ İSRAİL KUKLASI MIYDI? MİLLİ ÇÖZÜM SESLİ MAKALE

215

MÜSLÜM GÜNDÜZ İSRAİL KUKLASI MIYDI?
(Milli Çözüm Sesli Makale Dinle)

Yeryüzündeki mevcut zulüm ve sömürü düzeninin, bu haksızlık ve ahlaksızlık sisteminin sahipleri ve Şeytan’ın şakirtleri olan bütün Siyonist merkezler, Haçlı emperyalist zihniyetler… Ve bunların ülkemizdeki dinsiz Masonik temsilcileri ve dinci münafık işbirlikçileri… Hepsi birden Rahmetli Erbakan’a şiddetle karşıydı ve düşmanlardı… O’nu etkisiz bırakmak ve iktidarına engel olmak için, her yola başvurmuşlardı. Hatta, Erbakan’dan kurtulmak ve İsrail’in işini kolaylaştırmak amacıyla, AKP’nin de aynı dış odakların bir projesi olarak hazırlandığını, Akit yazarı ve Erdoğan yandaşı Abdurrahman Dilipak gibileri açıklamışlardı. Bu da gösteriyor ki Erbakan Rahmani cephenin takipçisi ve temsilcisi konumundaydı. O’na her fırsatta sataşan ve kin kusan soysuzların ise Şeytan’ın uşakları ve Siyonizm’in kuklaları oldukları açıktı. Artık herkes, fıtratının gereğini ve fırsatçılığının kahpeliğini yapacaktı. Ama biraz daha sabır, bakalım Allah’ın intikamı nasıl olacaktı!?

Akit TV’ye çıkan Aczmendi Müslüm Gündüz, canlı yayında: “Kemalistler bizi iyi tanır, biz de onları iyi tanırız. Ya biz gideceğiz bu memleketten, ya da onlar gidecek. Biz varken, Kemalistler burada rahat edemez.” diye şarlatanlığa başlamıştı.

28 Şubat döneminde Refah-Yol hükümetini yıkmak ve Erbakan aleyhinde kullanılmak üzere kurgulanan senaryonun oyuncularından olan Müslüm Gündüz, yeniden, hem de Akit TV marifetiyle sahneye çıkarılmıştı. Akit TV’nin “Derin Kutu” isimli programından, CHP hakkında da açıklamalarda bulunan ve CHP için: “İslam dinini ortadan kaldırmak için kurulmuş bir dini harekettir, Halk Partisi ve cehennem partisidir!” diyen Müslüm Gündüz “Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy veren insanlara ne diyorsunuz?” sorusuna ise: “Eğer ahmak değillerse, Anadolu’da güzel bir söz var. Beni mazur görsünler, ahmak sınıfına bir şey demiyorum. O partiye kısaca cehennem partisi diyor Anadolu.” ifadelerini kullanmıştı. Faizci, Haçlı AB’ci ve zina serbestçisi AKP iktidarını övüp, göklere çıkaran ve Sn. Erdoğan’a “Mehdiyet inkılabında manevi görevli” misyonu yakıştıran Müslüm Gündüz her nedense çok derin Erbakan kinini de her fırsatta kusmaktaydı.

1990’lı yıllarda Aczmendiler sivri fikirleri ve garip kıyafetleri ile kamuoyunda tartışılmaya başlanmış, Müslüm Gündüz’ün, televizyon kanallarında ve gazete sütunlarında açıklamaları yayınlanmıştı. Cami çıkışlarında tef çalarak yaptıkları protesto eylemleri, devleti açıkça tehdit etmeleri, mevcut küfür rejimini değiştireceklerini iddia etmeleri ve bu uğurda mecbur kalmaları halinde şiddete girişecekleri yolundaki açıklamaları ile diğer gruplardan farklı bir tavır takınmışlardı.

Müslüm Gündüz, 12 Haziran 1996 akşamı HBB televizyonunda, laik demokratik rejime karşıtlığını vurgulamıştı. Gündüz bu programda “Kemalizm bir dindir. Allah’ı Mustafa Kemal, peygamberi İsmet İnönü’dür. Demokrasi dinsizliktir. Laiklik de öyledir. Geleceğiz Türkiye’yi geri alacağız. Hiç merak etmeyin.” diye çıkışmıştı. Ekim 1996 tarihinde Milliyet’e verdiği mülakatta da “Laik ve demokratik rejimin sonunda devrileceğini, yerine şeriatın getirileceğini, ordunun günü geldiğinde bunu durdurmaya gücünün yetmeyeceğini, çok kan aksa da bir aşamadan sonra İran’da olduğu gibi istenilen sonucun elde edileceğini” açıklamıştı.

Müslüm Gündüz’e göre şeriatın gelmesi için üç aşama vardı: Kalple isteme, dille söyleme ve elle düzeltme… Milliyet’e 1996’da yaptığı açıklamada şeriata geçişte artık “elle düzeltme” aşamasına gelindiğini vurgulamış, ama 23 sene geçmesine rağmen, hala sistemin neden ayakta kaldığını bir türlü yanıtlayamamışlar, sadece “Sn. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Kemalizm’in yıkıldığı” safsatasına sığınmışlardı.

3 Temmuz 2018 tarihinde Akit TV’de “Derin Kutu” programına çağırılan Müslüm Gündüz’e, sunucu Sabri Balaban şu kasıtlı sorularla onu kızıştırmaktaydı.

Soru: Saadet Partisi’nin Cumhuriyet Halk Partisi ile aynı safta yer alması çok eleştirildi. Saadet Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi nasıl oldu da fiilen aynı çizgiye geldi? Buna karşılık cevap olarak da şu çıkıyor karşımıza: Efendim Ecevit ile Erbakan Kıbrıs’ı birlikte almışlardı! Gerçekten böyle midir? Yoksa Erbakan’ın hayatını daraltan, hatta O’na en büyük zulmü yapan, O’nu aşağılayan, O’nunla aynı safta bulunmayan, ötekileştiren bir Cumhuriyet Halk Partisi nasıl olur da Saadet Partisi ile aynı çizgiye geldi, siz nasıl görüyorsunuz?

Makalenin Tamamı İçin Tıklayınız