Öncelikle hatırlatalım ki, biz “İslamcı” değiliz sadece Müslümanız. İslamcılık; din istismarcılığını, riyakârlık ve sahtekârlığı çağrıştırdığı ve bazı dinsiz ve dengesiz çevrelerce de mü’minleri yaftalama amaçlı kullanıldığı için, bu yakıştırma kasıtlıdır ve yanlıştır. Ve özellikle Rahmetli Erbakan Hoca bu anlamda asla İslamcı olmamıştı. O şuurlu ve onurlu bir mü’min, örnek ve önder bir Müslümandı. Bütün İslamcıların, yani din istismarcılarının ve yobaz takımının tarih boyunca gerçek Müslümanlara karşı olması da doğaldı.
Hz. Mevlâna’nın; “Fihi Mafih” kitabında çok önemli ve öğretici bir tespiti vardı: “Her çağın bir Hz. Muhammed varisi (Mehdisi ve Müceddidi) olacaktır. İnsanların Allah katındaki kıymeti ve makbuliyeti de, göstermelik ibadet ve hizmetleri kadar değil, asrın Nübüvvet temsilcisi ve takipçisi olan Zat’a desteği ve sadakati oranındadır. İşte O Zatın kim olduğu ise, şuradan anlaşılacaktır: Ülkesindeki, bölgesindeki ve yeryüzündeki bütün inkârcılar, İslam düşmanları, Yahudi ve Hristiyanlar ve şeytani odaklarla beraber, sözde dindar geçinen tüm istismarcıların, İslamcı bilinen tarikat ve cemaatlerin, katı şeriatçı ve cihatçı bilinen grupların hepsi; kendi aralarında birbirlerini benimseyip sevmeseler de asrın varisi ve imtihan vesilesi olan kutlu şahsa düşmanlıkta ortaktır. Yani dinli dinsiz, gaflet ve dalalet ehlinin müşterek korkuları ve karşısında işbirliği yaptıkları kim ise, asrın sahibi işte O Zattır!”
İşte bazı meşhur İslamcıların ve dini grupların Erbakan gıcıklıkları!
CNN Türk’ten Cüneyt Özdemir Tel Aviv’deki bir holding temsilcisine hiç utanmadan-sıkılmadan: “Son savaşın, örneğin Hamas’tan gelen füze saldırılarının kendilerini nasıl etkilediğini” sormuşlardı. Oysa Tel Aviv’de bir tek yıkıma rastlanmamış, ama Gazze’nin her tarafı harabeye çevrilmiş durumdaydı. Bu tavır, marazlı ve maksatlı medyanın mayasını yansıtmaktaydı.
Nitekim MSP’nin katıldığı ilk seçimlerde yüzde 11.8 oy alarak 48 milletvekili çıkarması tarihi bir atılımdı. Sağcı masonik AP yanaşmayınca Erbakan Hoca solcu CHP ile ilk kez hükümette yer almış, Ecevit Başbakan, Erbakan Başbakan Yardımcısı koltuğuna oturmuşlardı. MSP’nin CHP ile koalisyon kurması cemaat ve tarikat çevrelerinde kıskançlık ve paniğe yol açmıştı. Dindar topluma: “Yıllarca düşman görülen, uğruna mücadele edilen CHP ile MSP, nasıl birlikte olabilir?” görüşü pompalanmıştı. Sağcı mason AP ile hükümet kurmak varken solcu mason CHP ile hükümet kurmak gaflet ve ihanet sayılmıştı. Bu eleştirileri en çok, “bugünün en marjinal cemaati olan ve AKP’nin kuyruğuna takılan ama o dönemin en yaygın ve etkin grubu sayılan” Yeni Asya cemaati yapmıştı. Ellerine MSP ile mücadele etmek için müthiş bir koz geçmişti ve bu kozu sonuna kadar kullanarak diğer dini çevreleri de etkilemeye çalışmışlardı. Ayrıca sağ kesimin en büyük gazetesi Tercüman’ın dışında, Yeni Asya dini çevreleri etkileyecek tek gazete konumundaydı. Çünkü 12 Mart, Yeni Asya gazetesine hiç dokunmazken, Mehmet Şevket Eygi’nin Bugün ve Sabah gazetelerini kapatmış, Eygi de yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştı. Eygi’nin yurt dışına kaçması ve bu yüzden dini çevrelerin gözünden düşmesi de Yeni Asya cemaatine yaramıştı.
Makalenin Tamamı İçin Tıklayınız