KÜÇÜK KIZLARIN EVLENDİRİLMESİ HEM İSLAM’A HEM İNSANLIĞA AYKIRIDIR!

327

AKP 2016 Kasım’ında Meclise getirdiği bir yarı gece yarasalığı ile “Tecavüzcüye af yasası” diye algılanan yeni ve gereksiz bir tartışma başlatmıştı. Öneride şu ifadeler yer alıyordu: “Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın, 16.11.2016’ya kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda… Cezanın infazının ertelenmesine karar verilir…”

Bu eleştirilere yanıt veren dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ise yasayı şöyle savunmaktaydı: “Olay şudur. Yaşı tutmayan, erken yaşta evlenenler var. Bilmiyorlar yasaları, dolayısıyla çocukları oluyor. Baba hapse giriyor. Çocuklar anasıyla yalnız başına kalıyor. Bu şekilde 3 bin aile olduğu biliniyor. Bir seferliğine bu mağduriyetin giderilmesine yönelik bir çalışmadır.”

Ancak bu tasarıya ve bu yaklaşıma yandaş yazarlar bile itiraz ediyordu. Öncelikle “yasaları bilmemek”, dünyanın hiçbir yerinde hukuki bir bahane olarak sunulmuyordu. İkincisi, “bir defalık” çözüm arayışlarına her zaman için “ikinci kez” de ihtiyaç duyulurdu. Bu son girişimde de yasalara aykırı olarak kurulmuş 3 bin ailenin mağduriyetini gidereyim derken, kamuoyunda erken yaşta evlendirme ve kız kaçırma gibi olayların “normal” olduğu algısı yaratılıyordu. Bu algı da kuşkusuz yeni mağduriyetlere kapı aralıyordu. Üçüncüsü ise, cinsel istismar suçlarında toplumsal ahlak kalıplarından ötürü sessizlik sarmalı derinleşiyordu. Mağdurlar genellikle ya konuşamıyordu ya da onur kırıcı şekilde uzlaşmaya zorlanıyordu. Ama eğer yasa önericiler, bu tasarıda olduğu gibi “mağdurla evlenildiyse suç ortadan kalkmıştır” derse, mazlumun değil fiilen failin yanında durmuş oluyordu. Ve hele çocuk yaştaki kızların evlendirilmesine “Dini kılıf” sarmakla İslam’a iftira atılıyordu ve marazlı din düşmanlarına fırsat sağlanıyordu.

Makalenin Tamamı İçin Tıklayınız